Kıbrıs'ta alerji giderek artıyor: Çocuklara dikkat!
mykibris.com - 28.11.2021
Geniş çaplı bir araştırma yapılmamasına rağmen Kuzey Kıbrıs’ta alerjik hastalıkların yaygın görüldüğü ve giderek de arttığı; bir araştırmaya göre ise ilkokul çağındaki çocuklardaki alerjik astımın sıklığının ise Avrupa’daki en yüksek sıklığa eşdeğer olduğu belirtildi.
Babayiğit, Yakın Doğu Üniversitesi araştırmacıları tarafından ilkokul çocukları arasında yapılan bir araştırmada alerjik astımın sıklığının Avrupa’daki en yüksek sıklığa eşdeğer olan yüzde 10 civarında bulunduğunu, bunun dikkat çekici bir rakam olduğunu kaydetti.
ÇOCUKLARDAKİ ALERJİK HASTALIKLAR…
Babayiğit, araştırmada alerjik nezle oranının ise yüzde 20 civarında bulunduğunu ifade etti ve bu araştırmanın çocuklardaki alerjik hastalıkların beklenilenin de üzerinde olabileceğini ortaya koyduğunu vurguladı.Diğer alerjik hastalıklarla ilgili ise bir veri bulunmadığını kaydeden Babayiğit, Güney Kıbrıs’ta da benzer rakamlar olduğunu belirtti.
Tüm dünyada olduğu gibi Kıbrıs’ta da alerjik hastalıkların sıklığının arttığını dile getiren Babayiğit, bu artışla ilgili “ne kadar az mikroorganizmayla karşılaşılırsa o kadar çok alerjik hastalık sahibi olunduğunu” vurgulayan hijyen hipotezinin söylenebileceğini belirti.
Çok fazla deterjan, çok fazla ağır hijyenik kurallar, çocukların toprağa dokunmadan apartmanda büyümesi, her şeye karşı aşılanma, fanus içinde büyüme, fast food gıdalarla beslenme, organik beslenmeden uzaklaşma yoğun hava kirliliği kısacası “batılılaşma” denilen yaşamın insanları alerjiye daha yatkın kıldığını anlattı.
Babayiğit, kanıtlanmamış hipotezler olmalarına rağmen, hava kirliliği, kimyasallar , nem gibi etkenlerin erişkin dönemdeki alerjiler için de tetikleyici olduğunu ifade etti ve bilim dünyasının bu hipotezle ilgili nerdeyse emin olduğunu söyledi.
ÇİFTLİK ORTAMINDA DOĞAL YAŞAM SIFIR ALERJİ
Bir grup çocuğun çiftlik ortamında büyütülerek yüzde yüz doğal yaşama maruz bırakıldığını, doğal gıdalarla beslendiğini, sadece çok gerekli olan aşılarının yapıldığını; diğer grubun ise şehir ortamında apartmanda büyütüldüğünü, tüm aşılarının yapıldığını ve neticede izlendiklerini anlatan Babayiğit, çiftlik ortamında büyütülen çocukların ömür boyu alerji sorunu yaşamadığını, diğer gruptakilerde ise aşerji oranının yüzde 20’lerde olduğunu kaydetti.
BEBEKLERDE KİLO ALAMAMA, KALICI SÜMÜKLÜ KANLI İSHALLER
Hasta direngen, geçmeyen burun akıntısı, hapşırıklar, geçmeyen burun tıkanıklıkları, gözlerde akıntı-kaşıntı, geçmeyen ya da tekrarlayan hırıltı, öksürük nedeniyle hekimine durmadan başvuruyorsa, sık hastalanıyorsa, her hastalığı göğsüne iniyorsa gittiği hekimin alerjiden şüphelenip alerji doktoruna yönlendirmesi gerektiğini söyleyen Babayiğit, belirli periyotlarla kaşıntılı döküntüler, dilde dudakta şişlikler, bebeklerde kilo alamama, kalıcı sümüklü kanlı ishaller, gaz sancılarının alerji belirtileri olabileceğini sıraladı.
Babayiğit, son zamanlarda bebeklerde süt alerjisine bağlı kanlı balgamlı geçmeyen ishallerin sık görüldüğünü de belirtti.
KAN VE CİLT TESTLERİYLE TEŞHİS MÜMKÜN
Alerji teşhisine yönelik kan ve cilt testleri bulunduğunu hasta kendilerine yönlendirildikten sonra tanının kolayca konabildiğini anlatan Babayiğit, kendisinin de bünyesinde çalıştığı hastanede bu testlerin yapılabildiğini ve bu alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesinin önemli olduğunu dile getirdi.
Babayiğit, çocuklardaki alerjik hastalıkların doğru tanısının zamanında konulmaması halinde ciddi komplikasyona neden olabileceğini belirtti.
“KESİN TEDAVİ ALERJİNİN TİPİNE BAĞLI”
Alerjinin tipine göre kesin tedavi edilip edilemeyeceğinin değiştiğini kaydeden Babayiğit, alerjik nezlenin çok iyi tedavi edilebildiğini, ayrıca alerjik nezle için aşı tedavileri de bulunduğunu dile getirdi.
Babayiğit, sürekli ilaç kullanmak istemeyen hastaların ev tozu ve polen için 3-4 yıllık aşılama yaptırarak, tedavi olabileceğini de söyledi.
“ASTIMLI ÇOCUKLARA GRİP AŞISINI ÖNERİYORUZ”
Gribal enfeksiyonlar astımı yüksek derecede tetiklediği için alerjik özellikle astımlı çocuklara grip aşısı yaptırılmasını öneren Babayiğit, 12 yaş üzerindeki çocuklara Kovid aşısı yaptırılmasının önemini de vurguladı.
Babayiğit, çocukları alerjiden korumak için doğal yaşamın, besinleri raf ömrü uzun paketlere girmeden tüketmenin ve ılımlı olarak suya toprağa, mikroorganizmalara dokunarak yaşamanın önemine işaret etti.
“ALERJİK ÇOCUĞUN YAŞAMINI KISITLAMAYALIM”
Babayiğit, “Çocukları aşırı hijyen, mikroorganizmalardan koruyarak, fanus içinde büyütmeyelim. Doğada koşsun piknikler yapsın doğayla iç içe olsunlar, alerjiktirler diye de onları kısıtlamayalım. Polen alerjisi olan bir çocuğu evde tutsanız bile onu koruyamazsınız, polen rüzgar ile evin içine taşınıyor. Siz sadece onun alerji hekimi gözetiminde olduğunu bilin ama yaşamını kısıtlamayın” diye konuştu.
HAYVAN ALERJİLERİ
Kıbrıs’ta en çok kedi-köpek alerjisinin görüldüğünü, at, hamster, kümes hayvanları alerjisine de rastlandığını kaydeden Babayiğit, kedi alerjisinin 3 yıllık bir aşı ile tedavi edilebildiğini, diğer hayvan alerjilerinde ise tek çarenin hayvanı uzaklaşmak olduğunu vurguladı.
Babayiğit, ilaç alerjilerinin çoğunlukla erişkin dönemde ortaya çıkmasına rağmen, hayatın herhangi bir döneminde görülebileceğini de anlattı, en çok antibiyotik ve ağrı kesicilere yönelik alerjinin görüldüğünü belirtti. Babayiğit, hem ağrı kesiciler hem de antibiyotikler için çok fazla antibiyotik olduğundan alternatif ilaçlara geçilebildiğini söyledi.
Besin alerjilerinin zaman zaman çok ağır seyredebildiğini, alerjik şoka kadar ilerleyebildiğini belirten Babayiğit, hasta bir kez alerjik şok geçirdiyse, alerji hekimlerinin bu ihtimal karşısında yanında hayat kurtarıcı olarak taşımak üzere özel enjektörlü iğneler verdiğini belirtti.
ANİ BESİN ALERJİSİNDE HEMEN AMBULANS
Babayiğit, kişide daha önce tanımlanmamış bir besin alerjisi oluşmuşsa, kişi düşüp kalmışsa zaman kaybetmeden hemen ambulansın aranması gerektiğini; tek kurtarıcı ilacın ambulansta yapılabileceğini, kişiye başka bir kurtarıcı müdahale yapmanın mümkün olmadığını dile getirdi.